11 Mayıs 2012 Cuma
8 Mayıs 2012 Salı
HIDIRELLEZ ÇÖREĞİ
Annemin meşhuuuur hıdırellez çöreği...Diğer adıyla yağlı çörek. Trakya yöresine ait yöresel bir lezzet.
Her sene 6 mayıs da olmazsa olmaz bu çörek bizim evde yapılır. Yufkaların arasına bozuk para saklanır. İşte maksat eğlence olsun :)) Her seferinde parayı evin küçüklerinin bulması sağlanır. Onlarda sevinirler. Büyük oğlum Bilal bu duruma bayılır. Çöreği de çok sever ama artık bir rakibi var O da küçük kardeşi Alperen. Bu sene ilk kez tatmasına rağmen sanırım Alperen'de çok sevdi :))
Malzemeler
1 yumurta beyazı (sarısı üzerine)
Yarım paket yaş maya
Bir çay kaşığı soda
Yarım su bardağı sıvı yağ
Bir su bardağı ılık süt
Bir tatlı kaşığı şeker
Yeteri kadar tuz
Aldığı kadar un
Tüm malzemeyi kulak memesinden biraz daha sert bir hamur yapıp 21 bezeye ayırıyoruz. Yarım saat kadar dinlendiriyoruz.Her bir bezeyi tepsi büyüklüğünde açıyoruz. İki yufkada bir sıvı yağ sürüyoruz. Üst üste bu şekilde yaptıktan sonra üzerine ayırdığımız yumurta sarısıyla, biraz sıvı yağ karıştırıp sürüyoruz. Kaşığı dört beş yerine batırıyoruz ve 15 dk. kadar ılık fırında mayalandırıyoruz. Sonrasında üzeri kızarana kadar pişirip servis yapıyoruz. Afiyet olsun....
19 Nisan 2012 Perşembe
ABLAM İÇİN "ÜMİTLER BİTMEMELİ" 30.04.1995/Pazar 20:03
Ümitler bitmemeli...Yeni ümitler güvermeli boy boy...Yıkılan her ümidin altında ne sevdalar, ne gelecekler yok olup gitmede...
Ümitler bitmemeli... Aşılmayacak dağ, erilmeyecek yükseklik yoktur. Duaya açılan eller,ümitler için birer kanattır. Dudaklardan kıpır kıpır dualar yükseldikçe Allah katına, sevgiler yeniden yeşerir, kuru dallar yeniden güverir...
Ümitler bitmemeli...Ümitlerin bittiği yerde ayrılıklar başlar. Ayrılıklar gurbeti, gurbet hasreti işler yüreklere...Ümitsiz bekleyişlerle yaralıysa yürek; hasret, dudağa ateşten bir gül gibi dokunur. Dokunur da bir kıvılcım salar ki, bir gönül yangını başlar...
Ümitler bitmemeli...Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehirdir. Yaklaşamaz ümide. Ümitler nice ayrılıkları önleyen özge bir duygudur...Ağlatmayan sevgiye sevgi mi denir?... Sevgi sadece güldürüryorsa, o sevgiye sevgi denmez. Seven sevdiğini ağlayarak sevmeli...
Gözyaşları yüreği yumuşatır. Yumuşak yürek "gönül" olur. Gönüllere ümit sağnakları yağar. Vurur geçer. Ardından ebemkuşağı çıkar... Sonra güneş doğar, sevgi ve ümitler yeniden boy verir...
Gözyaşları ümitleri yeşertir...
Sevgi... Ne sıcak ne füsunlu kelime...Riyasız, çıkarsız, karşılıksız sevmek, sevebilmek...Gülü dikeniyle, denizi tuzuyla, yolu tozuyla, koyunu kuzuyla ve insanı özüyle sevebilmek...Sevgiyi kuru sözle değil, onu saran özle, nemli gözle anlatmak ve anlaşılabilmek mutluluktur....
17 Şubat 2012 Cuma
İNCİR DOLMA
Değişik tatlar arayanlar işte size lezzetli bir incir dolma...
Sevgili görümcem Rukiye Aydın Kuşadası'nda olunca incirimi, zeytinimi, zeytin yağımı gönderiyor sağolsun. Buradan kendisine tekrar teşekkür ediyorum.
İNCİR DOLMA
15 adet kuru incir
yarım su bardağı pirinç
bir kahve fincanı iri dövülmüş ceviz
bir kahve fincanı iri dövülmüş ceviz
bir su bardağı su
bir kahve fincanı kuru üzüm
bir buçuk su bardağı şeker
yarım portakal kabuğu rendesi
yarım tatlı kaşığı tarçın
HAZIRLANIŞI
Kuru incirleri sıcak suda 15dk. bekletelin. Diğer yandan pirincimizi nişastası gidene kadar yıkayıp bir su bardağı su ile pişirelim. Daha sonra pişen pirincimize kuru üzüm ,şeker, tarçın,portakal kabuğu rendesi,ceviz ilave edipi karıştıralım.Bir su bardağı şeker ile bir buçuk su bardağı suyu ocağımıza yerleştirip altını yakalım. Bu arada incirlerin içini pirinçli harçla doldurup kaynamakta olan şerbetimizin içine dizelim. şerbet koyulaşınca tatlımız hazırdır.Afiyet olsun...
6 Şubat 2012 Pazartesi
TAVUK DOLMA
Uzun zamandan beri yemek tarifi vermediğimi fark ettim. Size çoğu kişinin bildiği bir tarif vericem. Yanlız bir farkı var . Bu tarif Mihriban usulü...Tavuk dolmanın tarifini bir çok kişiden dinledim . En sonunda tüm tecrübeleri değerlendirerek ağzımıza layık bir lezzet çıktı ortaya.
MALZEMELER
1 orta boy bütün tavuk
1 su bardağı pirinç
1 orta boy soğan
1 paket fırın poşetli tavuk çeşni
Karabiber
Yenibahar
Nane Tuz
1 su bardağı su
Pamuk iplik, iğne
HAZIRLANIŞI
Soğanımızı doğrayıp hafif kavuruyoruz. Pirincimizi ekleyip bir müddet daha kavurduktan sonra bir su bardağı su ile kabartıyoruz. Karabiber, yenibahar,nane ,tuz ekleyip kapağını kapatıp demlenmeye bırakıyoruz.
Tavuğumuzun iç organlarını temizleyip, demlenmiş olan iç pilavımızı dolduruyoruz. Daha sonra küçük bir cerrahi operasyonla tavuğumuzun yırtık olan yerlerini itinayla dikiyoruz.Bu noktada maharetinizi konuşturmanız lazım.:))Bende biraz pisikopatlık olduğu için bu kısma bayılıyorum :))
Daha sonra çeşniyi tavuğumuzun her tarafına bulayıp fırın poşetine yerleştiriyoruz. Fırın poşetini üç dört yerinden iğneyle delmeyi unutmayın. 200 derecede bir saat fırınladıktan sonra afiyetle yiyebilirsiniz.
13 Ocak 2012 Cuma
ELİMİZ YANDI
Çok can sıkıcı bir durum. Bir çok bebeğin başına gelen bize de geldi. Kurban bayramı dolayısıyla kayınvalideme gitmiştik. Benim zıpırım tutunup kalkmak için sobayı tercih edince olanlar oldu. Eli feci şekilde yandı.Hemen özel bir hastaneye acile gittik. Pansuman yapıldı fakat plastik cerrahın görmesi gerektiği söylenince dünya başımıza yıkıldı.
Bu durumun bayram günü olması bizi telaşlandırdı. Hemen evimize geri döndük. Yine özel bir hastaneye başvurduk. Plastik cerrahları olmadığı için devlet hastanesine yönlendirdiler. Allah devletimize zeval vermesin. Doktor bey bayram olmasına rağmen bir buçuk saat sonra hastaneye ulaştı.Baktı inceledi. Yirmi gün pansuman yapıldı. Çok şükür ki deri yenilendi. Şuan gayet iyi durumda. Günde iki kez masaj yapıyoruz. Allah kimsenin evladına böyle acılar göstermesin. Bu küçücük insan yavrusunun, boyunu aşan acısını tarif etmem mümkün değil. İlk yandığında hastaneye gidene kadar kucağımda iki kez bayıldı.
Ama halen yaramazlıklarımızdan, keşiflerimizden, olur olmadık yerlere girip çıkmadan vazgeçemiyoruz.Biz bu işlerden vazgeçemiyoruz. Yukarıdaki resimde damacana kutusunun içine girmi oturmuş. Banyodaki kovanın içine, yada sepetin içine daha olmadı portmantoya, giyisi dolabına artık aklına neresi gelirse...
Bebekleri Allah koruyor diyorlarya gerçekten öyle. Abisi de yakaladığı yerde resimlerini çekiyor...
13 Ekim 2011 Perşembe
YARAMAZ BEBEĞİM İŞ BAŞINDA
Merhaba arkadaşlar, tam bir seneyi devirdikten sonra ancak yazma fırsatım olmuş,diyeceğim ama bahane olduğu çok belli.Belkide oğluşumla daha fazla vakit geçirmek istemiş olabilirim.
Resimlerde görmüş olduğunuz yaramaz artık bir yaşını devirdi. Bitmek bilmez enerjisiyle, akla hayale gelmeyen yaramazlık yöntemleriyle o annesinin bir tanesi...
En sevdiklerinden biri bulaşık makinesi, bir diğeri ise patates soğan çekmecesi. İçindekileri çıkarıp bir güzel kuruluyor çekmeceye...
İşte günlerimiz böyle geçiyor...
Alperen dağıtıyor ben topluyorum, alperen dağıtıyor ben topluyorum ve yine o dağıtıyor ben topluyorum. En
hareketli ve hızlı zamanı ve inanın ben bebeğimin hızına yetişmekte zorlanıyorum.Çoğu anne ne demek istediğimi anlamıştır zaten. Fakat ben bu durumdan şikayetçi gibi gözüksemde değilim aslında.
Canlarım benim Bilal'im ve Alperen'im iyiki varsınız....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)